Uzun süredir beyaz önlüğümü giymiyorum. Zaten ne hastalar ne de çalıştığım kurum önlüksüz halimi yadırgıyor. Fotoğraflı kimlik kartımın boynumda asılı olmasını yeterli görüyorlar. Küçücük bir poliklinik odasında tüm bilgileri önümdeki bilgisayarda yüklü insanlara rahatsızlıklarını soruyor, muayene ediyorum. Tahlil ve gerekirse film istiyorum. Tüm sağlık seceresini bilgisayarımda görebildiğim insanlar hakkında tedavi düzenlemeden önce ilgili tüm tahlillerin yapılmış olmasından emin olmam gerekiyor. Çalıştığım hastane idaresi tıbbi bilgime güvenmememi, tahliller ile desteklememi, tedaviye başlasam bile hastayı kontrole çağırmam gerektiğini sufle ediyor.
Öyle açık açık söylemiyor elbet. Hastalar üzerinden kazandığım performans puanımı diğer hekimlerin performans puanları ile karşılaştırarak veya benzer görevi yapan ancak hastalarının faturalarını tümüyle legal olarak kabartmayı başarmış hekimlere üç kuruş daha fazla maaş ödemesi yaparak yapıyor bunu. Sosyal güvenlik kurumunun karşılamadığı veya sınırlama getirdiği hizmetleri tıbbi gerekçe olsa bile kullanmamam gerektiğini, bunun gereksiz harcama yaratacağını ve maaşım üzerinde olumsuz etki yapacağını bildirerek sufle ediyor. Hastamın sağlık hakkını savunmak uğruna idareyle sorun yaşamamak, işsiz kalmamak uğruna pek çok meslektaşım gibi durumu suskunlukla karşılıyorum. İşte tüm bunlar yüzünden o beyaz önlüğümü uzunca bir süredir giymiyorum.
Tıp fakültesinden mezun olduğum gün Tabip odasına kayıt yaptırıp kendime yeni beyaz bir önlük almıştım. Hekimdim, hastalarımın sağlığından öte hiçbir şey önceliklerimin arasına giremezdi. Meslekte kendimi geliştirmeli, uzmanlaşmalı ve hastalarıma yararlı olmalıydım. Zorunlu hizmet, ihtisas, askerlik boyunca kendim ile ilgili ertelediklerimi göz ardı edip giydiğim önlüğün sorumluluğunu hissederek yaşadım.
Kayıtlı olduğum tabip odasının ve Türk Tabipleri Birliği’nin sağlığın piyasalaşmasını doğuracak ve su gibi, hava gibi en temel insan hakkı olan sağlık hakkının bedel ödenerek alınacak bir sürece dönüştürülmesi konusundaki kaygılarına, eylemlerine destek verdim. Öyle ya soluduğumuz hava kadar hakkımız olan sağlık hakkının “paran kadar sağlık” biçimine dönüşmesi konusunda hastaları adına önce hekimler karşı çıkmalıydı. Ancak öylesine bir süreç yaşandı ki sağlığın piyasalaşması konusunda yaptığı tüm uyarılar, karşı çıkışlar geri dönüp hekimleri vurdu. Halkın gözünde aksaklıkların sorumlusu gözü doymayan hekimlerdi. Bu arada ülkenin sağlık harcamaları katlanarak artıyor çok uluslu sağlık kartelleri üzerinden ülkenin parası oluk gibi dışarı akıyordu. Ülkenin artan sağlık harcamalarının doğuracağı fakirliğin halkın sağlığını olumsuz etkileyeceğini söylemek, parası olmayanın sınırlı sağlık hizmeti ile yetinmek ve kaderine razı olmaktan başka seçeneğini kalmayacağına itiraz etmek bile hekimlerin makus talihini döndürmeye yetmedi. Tabip odalarının karşı çıkışlarında direnmesi, mahkemelere başvurup süreci yavaşlatması işe yaramadığı gibi tabip odalarının aşılması gereken hedef haline gelmesine yol açtı. Sağlık bakanı “3 maddelik bir yasa çıkarıp kapatırız tabip odalarını, Türk tabipler Birliğini” diyebildi. Ne hekimlerin ne de o hekimlerle her gün yüz yüze olan hastaların bir itirazı olabildi bu sözlere.
Meslektaşlarımla dertleştiğimde yaşananları kabullenmenin, tükenmişliğin depresyon ile beraber ilerlemiş olduğunu gördüm. O meslektaşlarımın da çoğu benim gibi önlük giymeyi bırakmıştı. Dahası hastalarından çok çalıştığı sağlık kurumuna karşı sorumlu hissediyordu kendini. Bağlı bulundukları tek sivil toplum örgütü olan tabip odalarının kapanmasının gündemde olmasını bile aynı çaresizlikle karşılıyor “Sisteme karşı çıkmakla uğraşacağına uzlaşmayı deneselerdi” diyenler bile çıkabiliyordu.
İnsanlara para harcatmak üzere kurulmuş bir sağlık sisteminin payandası olup insanların sağlık hakkının ellerinden alınmasına engel olamamış, üstelik bu konudaki derdini sıkıntısını yeterince paylaşamamış bir hekim olarak utandığım için giymiyorum o beyaz önlüğü. Ancak, kayıtlı olduğum tabip odasının kapatılmasının da tartışıldığı bu günlerde odanın yönetim organlarının seçiminde oy kullanmaya giderken giyeceğim o önlüğü.
Zürefanın düşkünü hesabı hekimlerin o düşkün hallerinde bile kendilerini var eden meslek örgütünün seçiminde o önlük ile oy kullanıp meslek örgütüme destek vereceğim. O Pazar günü oy kullanmaya giderken giyeceğim o beyaz önlüğü.